2 Haziran 2015 Salı

Bulmuşken irdeleme,sus!

Zamanla değişmeyen tek şey, ilişkilerimiz olsa hayat daha pembiş olmaz mıydı ?
Başında nasılsa ortasında da sonunda da sevgi pıtırcığı olsa o adamlar ?
Kendimizi Angelina Jolie, onu da Brat Pitt olarak gördüğümüz günler hiç bitmese ?
Böyle damardan gire gire tonlarca soru sorabiliriz. Ama jenerasyon olarak bunalıyoruz, daralıyoruz. Biraz fazla karışılsa 'ay bana bi daral geldi az öte git' diyoruz. Bu hal devam ederse de 'canım bana senden başkası mı yok hadi yolun açık olsun' cümlesi geliyor. Sıfır tahammül ve sıfır fedakarlıkla bir ilişki daha bitmiş oluyor. Bi dur yavrucum, bi dur evladım. Dışarısı kurtlar sofrası olmuş, sonraki bulduğun elindekinden farklı mı olcak? 
Çoğu çiftte de bu yanılgıdan doğan karşısındakini değiştirme isteği ürüyor. Baktın yavaş yavaş alışıyorsun, iyi de anlaşıyorsun, hadi şimdi onu kendine göre yont. Çünkü neden ? Sen en baştaki haliyle kabullenip sevmedin mi ? Şimdi neden kendi isteklerine göre biçimlendiriyorsun ? Değişiklik olsun, gözüme farklı görünsün ki sıkılmayım mı diyorsun ? Yoksa istemsiz bir iç güdü mü ? Daha fazla ağır sorular sormayacağım çünkü az buçuk bende yapıyorum bunu :)

En başında görücü usulü sevgili olmuyoruz, seçmece karpuz almıyoruz. Gözümüzle tarayıp el yordamıyla da tasdikleyip öyle sevgili olmuyor muyuz ? Ağzının, burnunu, kaşının, boyunun, kilosunun nasıl olduğu en başından beri belli. Adeta Hadise'nin baba evindeki prensesliği bize sinmiş gibi davranıp, sonrasında 'bebeğim senin kaşların aslında kalınmış, kendine bakmasan yüzüne bakılmazmış', 'bebeğim biraz kilo mu aldın sen', 'hiç spor yapmıyorsun' . Tabiatımız gereği hepsine tatliş cevaplar verebiliyoruz şirinlikler şebeklikler yapıp konuyu geçiştiriyoruz. Ama bir yere kadar !
Atara gidere bağlayınca da vay efendim bizim için diyorlarmış, vay efendim biz sorun edip stres oluyormuşuz bizi düşündüğünden diyormuş yoksa o naapsınmışmış. 
Bizde isterdik Angelina Jolie olup yanımızda Brad Pitt gezdirmeyi, birbirimizde kusur bulamayıp evlat edindiğimiz çocukların kusurlarını deşmeyi. 
Ama napalım ? Böyle yaratılmışız. Taa en başında yanınızda makyajsız makyajsız uyanıp 'bak bu benim doğal halim' mesajını vermişiz. Bizden olay çıkmış. Sonrasında beğenmemekte ne bileyim biraz şey gibi, küstahlık gibi, nankörlük gibi.
Peki içimizdeki kötülüğü, kini akıttık. Şimdi bunları hiç yaşamamış olmak için ne yapılabilir ? Bir bakalım.
Bir kadının güzelliği aşkla ölçülür. Beylerin bu cümleye aşina olduklarını pek sanmıyorum. Duymuş olsalar bile ne demek olduğu hakkında kafa yoranı olmamıştır. Kadın aşık olduğu adama güzel bakar, güzel güler, güzel giyinir. Gözlerindeki ışıltı aşık olduğu an başlar, aşkla beslenir. İlk zamanlardaki sevgi ponçikliğine sahip çıkılırsa kadınında erkeğinde birbirinden şikayetlenicek durumları kalmaz. Çünkü herşey baştaki gibidir. Her buluşmada cicim aylarındaki gibi 'bugün çok güzel olmuşsun' , 'bu elbise sana çok yakışıyor' gibi cümleleri işitebilsek, birşeyler taze, kalsa içimizdekiler hiç sönmese. Ya da bir anda 'kapıdayım' , 'yürürken gördüm beğeneceğini düşündüm' tarzı minik süprizler yapıldı da biz mi 'Allah'ım ne kadar öküz bir beyfendi' dedik. 














Hiç yorum yok:

Yorum Gönder